Dualarımızda bilmeden hayırlısı kelimesini kullanıyorsak buna son verelim.
Ben eskiden hayırlısını çok kullanırdım. Aldığım ücretli bir eğitimde bu bilgiyi öğrendim. Bilgi en değerli hazine, bu bilgiyi öğrenmemi nasip eden Allah'a Şükürler Olsun.Dua ederken hayırlısı ile demek evliya duasıdır ve o istek bin bir zorlukla zor sınavlarla olur ağır imtihanlara girebilirsiniz.
"hayırlısı ile" değil "afiyetle" diye dua etmek sizin için daha güzel olacaktır.
“Allah’tan talep edilen, Allah’ın en çok sevdiği, âfiyettir.” (Tirmizî, Deavât, 112/ 3542)
Hz. Ali'nin ,"Allah'ım senden sabır diliyorum," dediğini duyan sevgili peygamberimiz " Bu sözünle Allah'tan ağır bir imtihan dilemiş oldun; O'ndan afiyet dile," buyurmuştur. ( Tirmizi, Deavat,93).
Bir kimse devamlı olarak; “Yâ Rabbi! Lütf u kereminle âfiyet ihsan buyur, bizleri âfiyetten ayırma!” der dururdu.
Onun bu sözlerini işiten birisi merakla:
“Yapmakta olduğun bu duanın mânâsı nedir? Niçin bu kadar sık tekrar ediyorsun?” diye sordu.
O da, soruyu yönelten şahsın merakını gidermek için başından geçenleri şöyle özetledi:
Ben, sırtında semer ile insanların yüklerini taşıyan ve böylece geçimini temin eden bir hamal idim. Bir defasında çok ağır bir un çuvalını yüklenmiş, uzun bir müddet taşımış ve fazlaca yorulmuştum. İstirahat etmek için bir ara çuvalı yere koydum. Bu arada da içimden:
“Yâ Rab! Böylesine yorulmaktansa bana her gün iki somun versen, onunla geçinirdim…” deyiverdim.
Tam bu esnâda, birbiriyle hangi meseleden dolayı çekiştiklerini bilmediğim iki adam gördüm. Aralarını bulayım diye yanlarına vardığımda, biri diğerine vurmak istediği şeyi yanlışlıkla benim başıma vurdu. O anda yüzüm kanlar içinde kaldı. Bu sırada mahalle karakolundan gelip bu iki kişiyi yakaladılar. Yüzümü-gözümü kana bulanmış bir vaziyette görünce, kavgacılardan biri zannederek beni de yaka paça tutuklayıp hapse attılar. Bir müddet, karanlık, soğuk ve rutûbet kokusuyla dolu bir yerde hapis yattım.
Burada bana yiyecek olarak her gün iki somun veriliyordu.
Bir gece rüyamda birisinin bana şöyle dediğini işittim:
“Yorulmadan her gün iki ekmek istemiş fakat âfiyet istemeyi unutmuştun!... İşte sana istediğin verildi.”
Bu sırada uykudan uyandım ve yapmış olduğum hatadan dolayı Cenâb-ı Hakk’a iltica ederek:
“Affet Rabbim!.. Senin sonsuz rahmet ve merhametine sığınıyorum. Artık ben sadece âfiyet isterim, âfiyet!” demeye başladım.
Derken hapishanenin kapısının açıldığını ve:
“Hamal Ömer nerede?” diye seslenildiğini işittim.
Biraz sonra da beni dışarı çıkarıp, salıverdiler.
O gün bugündür, ben de hep bu duayı tekrarlamaktayım.
(Bkz. Kuşeyrî, er-Risâle, s: 514)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder