Kurban Bayramı İle İlgili Hersey

kurban bayramı

'Gunyetut Talibin' hak yolcularının kitabından kurban bayramı ile ilgili bölümlerden;


Kurban bayramı gecesinin namazı..

Kurban bayramı gecesinin namazı iki rikât olup anlatılacağı gibi kılınır. Kılınan bu namazın her rikâtında :

a) On beş kere Fatiha suresi okunur..

b) On beş kere İhlâs suresi okunur.. 

c) On beş kere Felak suresi okunur.. 

d) On beş kere Nas suresi okunur. 

Namazdan selâmla çıktıktan sonra, üç kere âyet-i kürsiyi okur. (Bekara suresinin 255. âyetidir.)

Sonra, on beş kere istiğfar ederek Yüce Allah’tan günahlarının bağışlanmasını diler..

Bundan sonra, dünyaya ve âhirete dair ne gibi dilekleri var ise., dilemelidir..

Fazilet itibarı ile kesilen kurbanlar..

Kurbanların en faziletlisi, deve kurbanıdır.

Deveden sonra, sığır kurbanıdır.

Kesilen kurbanlardan, fazilet itibarı ile daha sonra koyun gelir. Ancak, kesilecek kurban; koyun cinsinden ceza’ olması, yani : Altı ayını doldurmuş olması, keçinin dahi, senesini doldurmuş olması gerekir.

Kesilecek sığır kurbanı; iki yaşını doldurmuş olması gerekir.

Kesilecek deve kurbanının dahi, beş senesini doldurmuş olması gerekir.

Kesilecek koyun keçi cinsi, ancak bir kişinin kurbanı olabilir..

Deve, sığır cinsi kurban dahi, yedi kişiye yeter.

Kesilecek kurbanın en faziletlisi; beyazı siyahından daha çok olanı, sonra sarısı, daha sonra da siyahıdır.

Kurban kesiminde en faziletlisi; bir kimsenin kendi kurbanını kendisinin kesmesidir.

Şayet kurban kesme işini tam yapacak durumda değilse, kesiminde hazır olmalıdır.

Kesilen kurbanın üçte birini kendisinin ve ailesinin yemesi için ayırır; üçte birini hediye eder; üçte birini de sadaka olarak dağıtır.

Kesilecek kurbanın ayıplı olmasından sakınmalıdır. Kurbanda ayıp olarak şu hususlar sayılmıştır :

a) Kulağının ve boynuzunun yarısı kesik veya kopuk olmamalıdır.

Bazılarına göre : Üçte biri eksik olsa dahi, caiz değildir.

b) Boynuzu olmayan koç dahi kurban edilmemelidir. Zira, böylesi, boynuzu kesilmiş hükmündedir. En sağlam görüş budur.

c) Bir gözü sakatlanıp kör olan hayvan dahi, kurban edilmemelidir.

d) İlikleri erimiş gibi zayıf olan koyun dahi kurban edilmemelidir.

e) Sürü ile gidemeyecek, diğerleri ile yemlenemeyecek kadar zayıf ve aksak topal hayvan dahi kurban edilmemelidir.

f) Hastalığı belli olan hayvan dahi kurban edilmemelidir.

g) Uyuz olan hayvan dahi kurban edilmemelidir. Zira, onun uyuz olması eti bozar..

Resulüllah S.A. efendimiz :

a) Kulağının ön tarafından bir mikdarının kesilip kalan kısmının bırakılanı..

b) Kulağının arka tarafından kesilip diğer kısmının bırakılanı..

c) Dağ yapılmak sureti ile kulağı delinmiş olanı..

d) Yine dağ yapılmak sureti ile kulağı uzunlamasına yarılanı..

Kurban etmeyi yasak etmiştir.

Buradaki yasak ediliş, tenzih babından olup tahrim babından değildir. Yani ; Bunları kesmek haram değildir; amma sakınmak daha yerinde olur. Bu arada, onların kurban olarak kesilmesi de caizdir.

KURBAN KESME GÜNLERİ 

Kurban kesme günleri üç gündür.

İlk günü namazdan sonra başlar; ondan sonra da iki gündür.

Çoğunlukla fıkıh âlimleri üstteki görüştedirler.

Kurban kesme günleri için, İmam-ı Şafiî dahi şöyle demiştir :

— Kurban kesme günleri bayramın birinci günü olup ondan sonra da üç teşrik günüdür..

Yani : Dört gün..

Bizim, kurban kesme günlerini üç gün olarak belirttiğimiz bir hadis-i şerife göredir. Bu hadis-i şerif, şu raviler yolu ile bize ulaşmıştır : Hazret-i Ömer, Hazret-i Ali, İbn-i Abbas, Ebu Hüreyre.. Allah onlardan razı olsun..

Kurban, imamın namazından evvel (yani : Bayram namazından evvel) kesilmemelidir.

Böyle kesilen bir koyun, et için kesilmiş olur ki : Kurban sevabı hâsıl olmaz.

Bu manada gelen bir rivayet, şu raviler yolu ile gelmiştir : Man nur, Şaabî, Bera b. Azib.. Allah ondan razı olsun..

Bera b. Azib r.a. şöyle anlatmıştır :

— Resulüllah S.A. efendimiz, kurban günü, namazdan sonra bize bir hutbe okudu; şöyle buyurdu :

— «Bir kimse, kıldığımız namazı kılar da, sonra kurbanını keser ise., kestiği kurbanda isabet etmîş olur..

Şayet bir kimse, namazdan evvel kurbanını keser ise., o et koyunudur.»

Bu sırada, Ebu Bürde kalktı ve şöyle dedi :

— Ya Resulellah, ben namaza gelmeden evvel kurbanımı kestim..

Ayrıca, ben bugünün yemek içmek günü olarak bildiğim için; aile

fertlerime ve komşularıma yedirdim, kendim de yedim.

Resulüllah S.A. efendimiz şöyle buyurdu :

— «O, et için kesilen bir koyun olmuş..»

Bunun üzerine, Ebu Bürde şöyle dedi :

— Ya Resulellah, bende iki yaşında bir dişi keçi var. O et koyunumdan iyidir. Onu kessem bana yeter mi?.

Resulüllah S.A. efendimiz şöyle buyurdu :

— «Evet, sana yeter; ama senden başkasına değil..»

Esved b. Kays r.a. şöyle anlattı :

— Resulüllah S.A. efendimizi gördüm; bir cemaatın yanına gitti. Onlar, kurbanlarını namazdan evvel kesmişlerdi.

Bunu gören Resulüllah S.A. efendimiz şöyle buyurdu :

— «Namazdan evvel kurban kesenler, yeniden kessin..»

Bazı rivayetlerde ise, şöyle buyurduğu anlatılmıştır :

— «Namazdan evvel, kurban kesen, onun yerine yenisini kessin. Hiç kesmeyen de şimdi kessin..»

Kurban kesmek..

Kurban kesmek sünnettir. Kesmeye gücü yeten için onu terk etmek sevimsiz bir iştir. İmam-ı Malik, İmam-ı Ahmed ve İmam-ı Şafiî’nin görüşü budur. Bunların dışında kalan imamlara göre : Kurban kesmek vaciptir.

Kurban kesmenin, vacip değil de, müstahap oluşu, İbn-i Abbas’tan r.a. gelen şu hadis-i şerife dayanır :

— «Kurban kesmek, bana emirdir; sizin için de sünnet..»

Bir başka rivayette ise, Resulüllah S.A. efendimizin şöyle buyurduğu anlatılmıştır :

— «Üç şey var ki, bunlar bana farzdır; ama bunlar sizin için nafiledir : Kurban kesmek, vitir namazı kılmak, sabah namazının iki rikât sünneti..»

Ümmü Seleme rivayeti ile gelen bir hadis-i şerifte ise, Resulüllah S.A. efendimiz şöyle buyurmuştur :

— «On günler girdiği zaman, sizden biri kurban kesmek isterse., tüyünden ve etinden bir şey almasın..»

Görülüyor ki, Resulüllah S.A. efendimiz, burada kurbanı isteğe bırakmıştır. Şayet kurban, şer an vacib olsaydı; onu isteğe bırakmazdı..

Kurban gününün ve kurbanın faziletleri..

Abdüllah b. Kırt, Resulüllah S.A. efendimizin şöyle buyurduğunu anlattı :

— «Allah katında günlerin en büyüğü kurban günüdür.»

Rivayet edildiğine göre; Resulüllah S.A. efendimiz Hazret-i Fatıma’ya r.a. şöyle buyurmuştur :

— «Gel, kurbanının kesilmesinde hazır ol. Kurbandan akan kanın ilk damlası sebebi ile; islediğin bütün günahlar bağışlanır..

Şöyle dua et:

— Namazım, dinî vazifelerim, hayatım ve ölümüm Alemlerin Kabbı Allah İçindir.»

Resulüllah S.A. efendimizin şöyle buyurduğu anlatılmıştır :

— «Davud aleyhisselâm, Allah-ü Taâlâ’ya şöyle sordu :

— İlâhi, Muhammed ümmetinin kurban kesme sevabı nekadardır?.

Şanı büyük Allah şöyle buyurdu :

— Onların sevabı şudur ki, kesilen kurbanın kıllarından her birinin bedeli olarak onlara on sevap yazılır; on kötülükleri silinir; oıı kat dereceleri artar..

Tekrar sordu :

— İlâhi, kurbanın karnını yardıkları zaman ne kadar sevab alırlar?.

Şöyle buyurdu :

— Bunun sevabı olarak, kabirlerinden kalktıkları zaman; açlıktan, susuzluktan, kıyamet dehşetlerinden emin olurlar..

Ya Davud, kesilen kurbanın her lokma etinden, cennette bir kuş yaratılır ki : Koca bir deve gibidir.

Onun her budundan dahi, cennette bir binek yaratılır.

Onun bedeninde bulunan kılların her bîrinden, cennette bir köşk yapılır.

Başındaki her kıldan bir hurî kızı yaratılır.

Ya Davud, kurbanların binekler olduğunu bilmez misin?.

Kurbanlar, hataları siler; belâları def eder.

Ümmetine kurban kesmeleri için emir ver; zira kurban, müminin fedaisidir. Tıpkı : İshak aleyhisselâmııı (veya İsmail aleyhisselâmın)

fedaisi olduğu gibi..»

Resulüllah S.A. efendimiz şöyle buyurdu :

— «Kurbanlarınıza iyi davranınız; zira onlar kıyamet günü sizin binekleriniz olacaktır.»

Hazret-i Ali r.a. önce şu âyet-i kerimeyi okudu :

— «Müttakiler, Rahman’a binekli olarak gideceklerdir.» (19/85)

Sonra şöyle anlattı :

— Onların binekleri, ancak güzel atlar olacaktır.. Bu atları ise., kestikleri kurbanlarıdır.

Bunlar, kıyamet günü, öyle güzel develer üzerinde gelirler ki : Halk onların benzerini görmemiştir. Onların eğerleri altındandır; yularları ise., zebercettendir.

Bu binekleri, onları doğruca cennete götürür ve oranın kapısını çalarlar..

Resulüllah S.A. efendimizin şöyle buyurduğu anlatıldı :

— «Kurban kesiniz; kurbanınızı da süsleyiniz..

Bir kimse, kurbanını tuttuktan sonra, kıbleye doğru yatırır İse., onun kanı ve tüyleri, kendisi için taa, kıyamete kadar bir kale olur..

Kurban kesilip de, kanı yere damladığı zaman, onu kesen Yüce Allah’ın korumasına girer..

Az veriniz; çok erir alınız..»

Bir başka rivayette, şöyle anlatıldı :

— Resulüllah S.A. efendimiz, iki güzel, büyük boynuzlu koç istedi: geldi.

Bunlardan birini yere yatırdı :

— «Bismîllahirrahmanirrahim.. Allah’ın adı ile, Allah en büyüktür.

Allahım, bu Muhammed’in ve ehl-i beytinin kurbanıdır.»

Diyerek kesti..

Bundan sonra, İkincisini yatırdı ve :

— «Allah’ın adı ile, Allah en büyüktür. Allahını, bu Muhammed’in ve ümmetinin kurbanıdır.»

Diyerek kesti..

Cabir b. Abdillah, Resulüllah S.A. efendimizin kurbanını anlatırken şöyle dedi :

— Resulüllah S.A. efendimiz, kurban günü, iki koç kurbanı kesti..

Bu manada, bir başka rivayet, şu raviler yolu ile bize ulaştı :

Muhammed b. Ahmed b. Hars Ma’del Kûfî’den naklen Hibetüllah..

Kadı Muhammed b. Muhammed b. Abdillah Cu’fî..

Muhammed b. Cafer Eşcaî..

İbn-i Fudayl, Hişam ve babasından naklen Urve..

Bunların rivayetleri, Hazret-i Âişe’ye r.a. ulaşmaktadır ki; o da Resulüllah S.A. efendimizin şöyle buyurduğunu anlatmıştır :

— «Bir kimse, kurban kesme günü, kesim yerine getirdiği zaman, Allah-ü Taâlâ onun cennete yaklaştırır.

Kurbanını kesince; Allah-ü Taâlâ akan kanın ilk damlasında onu bağışlar.

Allah-U Taâlâ, o kurbanı, kesen için mahşer yerine götüren biy binek eyler. 

Kurban kılının ve yünün sayısınca kesen için iyilik verir.»

Enes b. Malik r.a. şöyle anlattı :

— Resulüllah S.A. efendimiz, iki tane boynuzlu ve emleh koç kesti.

Resulüllah S.A. efendimiz, kurbanı keserken, besmele okurdu; sonra ayağını kurbanın bir yanına basarak keserdi..

Bu rivayette geçen :

— Emleh..

Tabiri için, Ebu Ubeyde şu tarifi yaptı :

— Siyahlı beyazlı bir kcç.. Hatta siyah kısmı daha ağır basardı.. Gözleri kara, ayakları kara..

Hazret-i Âişe r.a. şöyle anlattı :

— Resulüllah S.A. efendimiz, kurbanı şöyle tarif buyurdu :

— «Siyaha basmalı, siyahta bakmalı; siyahta yatmalı..»

Resulüllah S.A. efendimize istediği gibi kurban getirildi; onu kurban etti. Yatırdı; kesti ve keserken şöyle okudu :

— «Allah’ın adı ile.. Allahım, bunu Muhammed’den, Muhammed’in âlinden ve Muhammed’iıı ümmetinden kabul buyur.»

Hadis ravileri, yukarıda geçen :

— «Siyaha basmalı; siyahta bakmalı..»

Tabirini, şu şekilde anlattılar :

— Etinin ve yağının çokluğudur. O kadar ki; etinin ve yağının fazlalığından kendi kendine yeter. Kendi gölgesinde kalır.. Kendi kendine oturur ve bakar..

Lügatçılar dahi, şöyle dediler :

—- Burada siyahtan murad şudur : İki ayakları, gözleri, dizleri kara..

 Kurban..

Allah-ü Taâlâ kurban için şöyle buyurdu :

«Kurbanını kes..» (108/2)

Kurban kesilmesinin aslı, İbrahim aleyhisselâma dayanır.

Allah-ü Taâlâ Halil’i İbrahim Halil aleyhisselâmı, zalim Nemrud’un ateşinden, hilesinden, azabından kurtarıp selâmete çıkardıktan sonra; kendisine kurban kesmesi için emir verdi.

Kur’an-ı Kerimde, İbrahim aleyhisselâmın şöyle dediği anlatıldı :

— «Ben Rabbıma gidiyorum; o bana hidayet eder..» (37/99)

Bunun daha açık manası şu demeğe gelir :

— Ben Rabbımın rızasını kazanmak için mukaddes topraklara hicret edip gidiyorum..

Bu manaya göre : Allah yolunda, Allah’ın halkından İbrahim aleyhisselâm ilk hicret edendir.

İbrahim aleyhisselâm hicret ettiği zaman, yanında şunlar vardı : Lut peygamber ve Lut peygamberin kız kardeşi Sare..

Lut peygamber, İbrahim peygamberin dayısının oğlu idi.

İbrahim aleyhisselâm, mukaddes topraklara ayak bastığı zaman Yüce Rabbından bir oğlan çocuğu diledi :

— «Rabbım, bana sahillerden birini bağışla..» (37/100) Diyerek duâ etti. Bu duâsı ile, şöyle demek istiyordu :

— Rabbım, bana yararlı bir çocuk ver.

Allah-ü Taâlâ dahi onun duâsını kabul buyurdu. Melekleri gönderdi. Melekler gelince :

— «Biz de onu, uysal bir oğlan çocuğu vermekle müjdeledik..» (37/101)

Bu çocuk, Sare'nin oğlu İshak aleyhisselâmdır. Allah-ü Taâlâ, bundan sonrasını şöyle anlattı :

— «Oğlu yetişip kendisi ile beraber dağa çıkmaya başladığı zaman; İbrahim oğluna şöyle dedi :

— Yavrucuğum, rüyamda seni kurban ettiğimi gördüm.» (37/102) İbrahim aleyhisselâm oğluna şu manayı anlatmak istiyordu :

— Bana verilen emir, seni kurban olarak boğazlamaktır..

Zira, bu yolda, İbrahim aleyhisselâmın üzerinde bir adak vardı.. Sonra şöyle devam etti :

— «Hele bir bak; bu yolda görüşün nedir?.» (37/102) Ancak, oğlu, beklemeden şu cevabı verdi :

— «Ey babacığım, ne emir aldıysan, onu yerine getir..» (37/102)

Şöyle demek istiyordu :

— Rabbın emrine itaat et..

Ancak, burada İshak aleyhisselâm şöyle demedi :

— Rüyada ne gördüysen, onu yap..

İbrahim aleyhisselâm, anlatılan rüyayı, üç gece peş peşe görmüştü. İbrahim aleyhisselâm, kurban etme işine girmeden evvel, oruç tuttu ve namaz kıldı..

Daha sonra, oğlu şöyle dedi :

— «İnşaallah beni, bu kurban işinde, sabırlılardan bulursun..» (37/102)

— «Her ikisi de Allah’ın emrine teslim olduktan sonra; İbrahim aleylıisselâm, oğlunu alnı üzerine yatırdı.» (37/103)

İbrahim aleyhisselâm, oğlunu boğazlamak için, alnından tuttuğu zaman, Allah-ü Taâlâ onun ve oğlunun sadakatini bildi.

Bundan sonrasını şöyle anlattı :

— «Ey İbrahim, rüyana sadakat gösterdin.» (37 104)

Yani : Oğlunu kurban etmek üzere.. Şu koçu al;, oğlunun yerine onu kurban et.

Allah-ü Taâlâ, bu manayı bize şu âyet-i kerime ile anlattı:

— «Ona büyük bir kurban fidyesi verdik..» (37 107)

Bu koç, dağ keçisi tekesinden idi.. Kurban edilmeye gelmeden evvel, kırk yıl cennette otladı.. O koçun adı da : Zerir idi..

Denilmiştir ki ;

— İbrahim aleyhisselâma gelen bu kurban, Âdem peygamberin şehid edilen oğlu Halil’in kurbanı idi..

Bu kurban cennette otlayıp durdu. Sonunda, fedai olarak geldi; İshak aleyhisselâmın yerine kurban oldu.

Bundan sonra, Allah-ü Taâlâ şöyle buyurdu :

Allah-ü Taâlâ bundan sonrasını şöyle anlattı :

— «İşte biz, iyileri böyle mükâfatlandırırız..» (37 110)

Allah-ü Taâlâ şöyle anlatmak istiyordu :

— Bizi seven herkesi böyle mükâfata lâyık görürüz.

İbrahim aleyhisselâm, oğlu İshak aleyhisselâmı kurban etmek için Yüce Allah’ın emrine itaat etmişti. Bu itaatındaki iyi davranışından dolayı, Allah-ü Taâlâ onu, hayırla mükâfata lâyık gördü.

Bu arada, denilmiştir ki :

— İbrahim aleyhisselâmın kurban etmek için emir aldığı oğlu, İshak aleyhisselâm değil, İsmail aleyhisselâmdır.

Sonra, Allah-ü Taâlâ şöyle buyurdu :

— «Bu açık bir belâ idi..» (37/106)

Bunun daha açık manası şudur :

— Bu, apaçık bir imtihandı. Aynı zamanda, büyük bir nimetti. Zira, oğlunu kurban etmeyi affedip onun yerine bir kurban yolladı.

Şöyle anlatıldı :

— İbrahim aleyhisselâm, oğlunun boğazına bıçağı dayadığı zaman, kendisine Yüce Hak tarafından şöyle bir nida geldi :

— Ey İbrahim, oğlunu serbes bırak. Bizim muradımız, oğlunun kurban edilmesi değildir; ancak muradımız, kalbinden oğul sevgisini çıkarmaktır.

Üstteki manaya dayanılarak anlatıldığına göre, bazı kitaplarda şöyle yazılmıştır :

— İbrahim aleyhisselâm, oğlunu kesmeyi istediği zaman, içinden şöyle dedi :

— Ya Rabbi, n'olurdu, bu boğazlama işini benden başkasının eli ile yapsaydın.. Daha iyi olurdu..

Allah-ü Taâlâ şöyle buyurdu :

— Bu iş, ancak senin elinle olacaktır..

Melekler, şöyle dediler :

— Ya Rabbi, bunu neden yaptın?.

Allah-ü Taâlâ şöyle buyurdu :

— İmtihan üstüne imtihana tabi olsun..

Melekler tekrar sordular :

— Neden böyle?.

Allah-ü Taâlâ şöyle buyurdu :

— Ta ki, benden başkasını sevmeye.. Zira, ben sevgimde ortak kabul etmem..

İbrahim aleyhisselâm oğlunu sevdi; onu kurban etme imtihanına tabi tutuldu.

Yakub aleyhisselâm oğlu Yusuf’u sevdi; kırk yıl onu kaybetti. Onun ayrılık imtihanına tabi oldu.

Resulüllah S.A. efendimiz dahi, Hazret-i Hasan’ı ve Hazret-i Hüseyin’i sevdi; kalbden onlara karşı bir bağlantı kurdu. Bunun üzerine, Cebrail geldi; Resulüllah S.A. efendimize şu haberi getirdi :

— Onlardan biri zehirlenecek; diğeri de şehit edilecek..

Ta ki : Sevilen zattan başkası sevilmeye..

kaynak: Gunyetüt Talibin (abdulkadir geylani hazretleri)

Bagimliliklardan Kurtulmanin Yolu

  Bağımlıklardan kurtulmak mümkün öncelikle tıbbın psikolojinin bilinçaltının yardımıyla ve İslamı anlayarak